Bu mıknatıslara daimi ya da geçici mıknatıslık kazandırılabilir.
3. Elektromıknatıslar : Magnetik özellik gösteren
maddeye örneğin demir üzerine tel sarılıp telden akım geçirildiğinde oluşan mıknatıslardır.
Mıknatısın Kutupları
Mıknatısların uçları çekme ve itme özelliği gösterirler.
Mıknatıslık etkisinin en şiddetli olduğu bu uçlara kutup adı verilir. Bir mıknatısın
şekli nasıl olursa olsun iki kutbu bulunur.
Bir mıknatıs ortadan iple asılırsa, kuzey-güney doğrultusuna
yönelerek durur. Kuzeyi gösteren kutba N, güneyi gösteren kutba ise S kutbu denir.
Elektrik yüklerinde olduğu gibi, mıknatıslarında aynı kutupları
birbirini iter, zıt kutupları ise birbirini çeker. Bu itme ya da çekme kuvveti,
mıknatısların kutup şiddetleri ile doğru, aralarındaki uzaklığın karesi ile ters
orantılıdır
Mıknatıslar, demir, nikel, kobalt gibi maddeleri ve bunların
alaşımlarını çeker. Bu nedenle bu maddelere magnetik maddeler denir. Cam, kağıt,
tahta, plastik gibi maddeleri mıknatıs çekmez.
Magnetik Alan Kuvvet Çizgileri
Bir mıknatısın çekim etkisini gösterdiği alana magnetik
alan denir.
Bir cam levha üzerine demir tozları serpildikten sonra levhanın
altına çubuk mıknatıs yerleştirilip levhaya yavaş yavaş vurulduğunda, demir tozları
mıknatısın magnetik alan çizgilerine paralel hale gelirler. Demir tozlarının oluşturduğu
çizgilere bakılarak normalde görülmeyen çizgilerin nasıl olduğu anlaşılır.
Çubuk mıknatısın çevresindeki magnetik
alan çizgileri şekildeki gibidir.
Magnetik alan kuvvet çizgileri N kutbundan
S kutbuna doğrudur. Çizgilerin uç noktalarında sık olması magnetik alanın uç
kısımlarında şiddetli olduğunu gösterir.
|
|
Magnetik alan çizgilerinin bulunduğu yerlere
pusula iğneleri konulduğunda, pusula iğneleri yerdeki magnetik alan çizgilerine
paralel olacak şekilde dengede kalırlar. Herhangi bir noktadaki magnetik alan vektörü
ise, o noktada magnetik alan çizgilerine teğettir.
Magnetik alan, çizgilerinin paralel olduğu
yerlerdeki alana düzgün magnetik alan denir.
Mıknatısı Bölmek
Çubuk şeklindeki bir mıknatıs ikiye bölündüğünde,
oluşan her bir parça yine N–S kutuplu mıknatıs olur.
Bölme işlemi atomik boyuta kadar devam
ettirildiğinde de yine mıknatıs özelliği devam eder. Yani tek kutuplu mıknatıs
elde edilemez.
|
|
Geçici Mıknatıslanma
Yapay mıknatıslardan faydalanılarak magnetik
özelliği olan demir, nikel ve kobalt geçici olarak mıknatıslanabilir. Üç yolla geçici
mıknatıslanma elde edilebilir.
1. Sürtünme ile Mıknatıslanma
Bir demir çubuğa,şekildeki gibi mıknatısın
her defasında aynı kutbu aynı yönlü sürtürülürse, mıknatısın ilk sürtülen uç
kısmı mıknatısla aynı kutuplu olacak şekilde demir çubuk geçici olarak mıknatıslanır. |
|
2. Dokunma ile Mıknatıslanma
Mıknatısa dokundurulan demir parçalarını
mıknatıs tutar. Çünkü demir parçası mıknatısın dokunduğu kutupla zıt kutupla
kutuplanır ve onu çeker. Demir parçaları uç uca eklenirse, her bir uç bir öncekine
göre zıt kutuplanır. |
|
3. Etki ile Mıknatıslanma
Mıknatısın magnetik alanı içine konulan
demir parçaları geçici olarak mıknatıslık özelliği kazanır. Şekilde demir parçasına
mıknatısın S kutbu yaklaştırılırsa, demirin S ye yakın olan kısmı N, diğer tarafı
ise S kutbu olur. |
|
Bir mıknatıs demir çubuğun orta kısmına
şekildeki gibi yaklaştırılırsa, demir çubuğun uç kısımları N, orta kısımları
ise S kutbu olacak şekilde etki ile mıknatıslanır. |
|
Yerin Magnetik Alanı
Yerin magnetik ala nının olduğu deneylerle
tespit edilmiştir. Dünya, sanki kuzey yarı kürede S, güney yarı kürede N kutbu
bulunan bir çubuk mıknatıs varmış gibi davranır. Magnetik kuzey ve güney kutup
ile coğrafi kuzey ve güney kutup tam çakışmıyor. Belli küçük bir açı kadar sapma
gösteriyor.
Ağırlık merkezinden asılmış bir çubuk mıknatıs, bulunduğu
yerden geçen dünyanın çevresindeki magnetik alan kuvvet çizgilerine teğet olmak
zorundadır. Bu nedenle ağırlık merkezinden asılmış bir çubuk mıknatısın N kutbu
magnetik kuzeyi, S kutbu ise magnetik güneyi gösterir. |
|
Kuzey yarı kürede, ağırlık merkezinden
asılan bir çubuk mıknatıs veya pusula iğnesinin N kutbu, güney yarı kürede ise
S kutbu aşağı eğilir. Ekvatorda yere paralel, kutuplarda ise yere dik konuma
gelir. |
|
Mıknatısların Kullanıldığı Alanlar
Mıknatıslar, pusula yapımında, kapı zilinde,
telefon, radyo, televizyon, voltmetre, ampermetre, elektrik motorları, bazı oyuncakların
yapısı gibi bir çok yerlerde kullanılmaktadır.
Sanayide demir parçalarını diğer maddelerden
ayırmak için yine mıknatıslar kullanılır.
ELEKTRİK AKIMININ MAGNETİK ETKİLERİ
Akım geçen telin oluşturduğu magnetik alan
Şekilde pusula iğnesinin üzerinden tel
geçecek şekilde devre kurulup anahtar kapatılıp telden yeterince akım geçtiğinde
pusula iğnesi aniden saparak tele dik konuma gelir. Pusulanın sapması yerin
magnetik alanından başka bir magnetik alanın meydana geldiğini gösterir. Bu
alan elektrik akımlarının çevresinde meydana gelen magnetik alandır. Bu alanların
kaynağı elektrik yüklerinin hareketidir. Telden uzaklaştıkça magnetik alanın
şiddeti azalır. Tele yaklaştıkça magnetik alanın şiddeti artar. Telden geçen
akımın artması da magnetik alanın şiddetini artırır. Akımın azalması ise magnetik
alanın şiddetini azaltır. |
|
Akım geçen telin çevresinde iç içe daireler
şeklinde magnetik alan çizgileri oluşur. Herhangi bir noktadaki magnetik alan
vektörünün yönü, bu alan çizgilerine teğettir.
Akımın yönü değiştiğinde magnetik alan
çizgileri ve herhangi bir noktadaki magnetik alan vektörünün yönü değişir.
|
|
İNDÜKSİYON AKIMI
Bir mıknatıs şekildeki gibi akım makarasının
içine doğru hızla yaklaştırıldığında ya da makaradan uzaklaştırıldığında ampermetreden
akım geçer. Üreteç olmadan elde edilen bu akıma indüksiyon akımı denir. İndüksiyon
akımının meydana gelmesinin nedeni kapalı bir devre halinde bulunan iletkenden
geçen, magnetik alan kuvvet çizgilerinin sayısının değişmesidir. |
|
Kuvvet çizgileri hızlı değişirse indüksiyon
akımı büyük, yavaş değişirse küçük olur. Yukarıdaki şekilde de mıknatıs, akım makarasına
hızlı yaklaşırsa indüksiyon akımı büyük, yavaş yaklaşırsa akımın şiddeti küçük olur.
Mıknatıs yaklaşırken ve uzaklaşırken oluşan akımın yönleri birbirlerine göre zıttır.
Makaranın sarım sayısının artması indüksiyon akımının şiddetini artırır.
Elektromıknatıs
Şekildeki gibi bir demire tel sarılıp, telden
bir akım geçirildiğinde demirin K ve L uçları arasında bir magnetik alan meydana
gelir. Yani bir mıknatıs elde edilmiş olur. Buna elektromıknatıs denir.
Akımın şiddeti ve sarım sayısı ne kadar fazla
ise mıknatısın magnetik kuvvet çizgileride o kadar şiddetli, yani mıknatıs güçlü
olur.
Alternatif Akım
Çok sarımlı çerçeve şeklindeki bir iletken,
mıknatısın uçları arasındaki düzgün magnetik alan içinde döndürülürse, çerçevenin
oluşturduğu alandan geçen magnetik kuvvet çizgileri sürekli değiştiğinden çerçevenin
tellerinde yönü ve şiddeti devamlı değişen bir elektrik akımı elde edilir. İndüksiyon
yoluyla elde edilen bu akıma alternatif akım denir.
Transformatör
Alternatif gerilimleri aynı frekansta yükselten
yada alçaltan ve bu işlemi az bir kayıpla gerçekleştiren sistemlerdir.
Transformatörde, demirden yapılmış levhalar
bir araya getirilip, bunların üstlerine farklı sarımlı iki bobin sarılır. Primer
sargı elektrik gücünü veren girişe, sekonder sargı da elektrik gücünün alındığı
çıkışa bağlanır. Primer devreye uygulanan alternatif gerilim (V) sekonder devreden
indüksiyon yoluyla yükselmiş ya da azalmış olarak alınır.
Sekonderin sarım sayısı, primerin sarım sayısından
fazla ise transformatör yükselten, az ise alçaltan bir transformatördür. Transformatörler
doğru akımda çalışmaz yalnızca alternatif akımla çalışır.
Verim % 100 ise, sekonderden alınan güç, primerden
verilen güce eşittir.
Ayrıca gerilimler, sarım sayısıyla orantılı
olduğundan, bu eşitlik,
Transformatörler gerilimi düşürmek amacıyla
kapı zillerinde, teyp ve radyoların elektrik girişinde de kullanılır.
Alternatif akımın ampermetre ve voltmetre
ile ölçülen değerlerine etkin değerler denir
ELEKTROLİZ
Şekilde verilen kapta safsu var iken, anahtar
kapatıldığında lamba yanmaz. Saf suyun içine H2SO4, NaCI,
NaOH … gibi suda iyonlarına ayrışan maddelerden herhangi biri katıldığında lamba
ışık vermeye başlar.
Bu şekilde akım geçişi sırasında olup biten
kimyasal olayların tümüne elektroliz denir.
Elektroliz olayında; elektrolit, elektrot, elektroliz kabı ve doğru akım kaynağı
gereklidir.
|
|
Elektrolit : Sudaki eriyikleri iletken
olan maddelere denir.
Elektrot : Elektrolit içine batırılan
metallere denir.
Elektroliz Kabı : Elektroliz olayının
gerçekleştiği kaba denir.
Anot : Bir elektroliz kabında üretecin
pozitif kutbuna bağlı elektroda denir.
Katot : Elektroliz kabında üretecin
negatif kutbuna bağlı elektroda denir.
Şekildeki gibi elektroliz kabı içindeki
elektrotlar bir bataryanın uçlarına iletken tellerle bağlanırsa, çözeltideki
(+) iyonlar pilin (–) kutbuna bağlı elektrota doğru, (–) yüklü iyonlar ise pilin
(+) kutbuna bağlı elektroda doğru hareket ederler. Böylece anot pozitif, katot
ise negatif yüklenmiş olur. Elektrotlar arasında oluşan elektrik alanının etkisiyle
elektrolitteki iyonlar harekete geçerler. Katoda varan pozitif iyonlar buradan
kendilerini nötrleyecek kadar elektron alırlar. |
|
Anota ulaşan negatif iyonlar ise, elektronlarını
anota vererek nötr hale geçerler. Belli bir zaman sonunda katottan alınan elektron
sayısıyla, anoda verilenlerin sayısının aynı olduğu görülür. Elektroliz olayında
akım, elektrolit içinde iyon hareketiyle, elektrolit dışında ise iletkendeki serbest
elektronların hareketiyle gerçekleşir
Suyun Elektrolizi
Elektroliz olayından faydalanılarak su kendini
meydana getiren hidrojen ve oksijen gazlarına ayrılabilir.
Su iyi bir iletken değildir. İçinde akımı iletecek
iyon sayısı azdır. Suyun içine bir miktar çamaşır sodası veya sülfirik asit (H2SO4)
damlatılırsa iyi bir iletken haline gelir.
Elektrotların birer uçları tüplerin içine,
diğer uçları ise bir üretece bağlanıp devreden akım geçtiğinde, tüplerdeki suyun
içinden gaz kabarcıkları çıkarak tüplerin üst kısmında gaz toplandığı, tüplerin
içindeki suyun seviyesinin düştüğü gözlenir.
Hidrojen (+), oksijen (–) işaretli olduğundan,
üretecin (+) kutbuna bağlı elektrodun bulunduğu tüpte oksijen, (–) kutbuna bağlı
elektrodun olduğu tüpte ise hidrojen gazı toplanır.
Devreden ne kadar uzun süreli akım geçerse
tüplerde toplanan gaz miktarları da o kadar fazla olur. Deney sırasında herhangi
bir sürede toplanan hidrojen gazının hacmi, oksijen gazının hacminin iki katı
olur.
|
|
Çünkü H2O da iki hidrojene karşılık
bir oksijen vardır. Yapılan deneyler, devreden 1 coulomb luk yükün geçmesi halinde
yaklaşık olarak 0,12 cm3 lük hidrojen ve 0,06 cm3 lük oksijen
gazının açığa çıktığını göstermiştir. Bundan dolayı tüplerde toplanan gaz miktarları,
devreden geçen akım şiddetinin bir ölçüsü olarak alınabilir.
Hidrojen Kabı
Ölçme hatalarının daha az olması için, daha
çok toplanan hidrojen gazı, yük miktarının ölçüsü olarak alınabilir. Bundan dolayı
elektroliz kabındaki oksijen gazının toplandığı tüp, devreden çıkarılır. Böylece
yalnız hidrojen gazı biriktirmeye yarayan bu düzeneğe hidrojen kabı denir.
Seri bağlı hidrojen kabı
Birinin katodu,diğerinin anoduna gelecek
şekilde bağlanan elektroliz kaplarına seri bağlı kaplar, böyle devreyede seri
devre denir. Seri bağlı kaplardan geçen akım şiddeti (yük miktarı) eşit olduğundan
her iki tüpte toplanan hidrojen gazı miktarı eşit olur.
|
|
Paralel ve seri bağlı hidrojen kabı
Özdeş elektroliz kaplarının ikisi birbirine
paralel, diğeri bunlara seri olarak şekildeki gibi bağlanırsa, böyle kaplara
karışık bağlı kaplar bu devreyede karışık bağlı devreler denir. Kaplar özdeş
olduğundan L ve M kaplarından belli sürede aynı miktar akım geçerken, K den
geçen akım iki kat daha fazla olacaktır.
Dolayısıyla L ve M kaplarındaki tüplerde
toplanan hidrojen gazının hacimleri eşit olurken, K kabındaki tüpte toplanan
hidrojen gazı miktarı iki kat daha fazla olacaktır.
|
|
SES BİLGİSİ
Lastik bir şerit iki ucundan sabitlenip titreştirilirse,
metal levhanın bir ucu mengene ile sıkıştırılıp diğer ucu çekilip bırakılırsa, ses
çıkarırlar. Gerilmiş saz telleri, tokmakla vurulan davul zarı, titreşmeleri sonucu
yine ses çıkarır. Bu olaylar sesin ancak ortamların titreşmesi sonucu oluştuğunu
gösterir.
Bir diyapazonun kollarından birine tokmağı
ile vurulduğunda ses duyulur. Diyapazon kolunun ileri hareketi çevresindeki havayı
iter, sıkıştırır, geri hareketi ise havayı seyrekleştirir. Bu hareket diyapazondan
çevresine doğru dalgalar yayılmasına sebep olur. Ses dalgaları kaynaktan her tarafa
doğru yayılır.
Titreşerek ses oluşturan cisimlere ses kaynağı
denir. İnsan kulağı belli sınırlar içindeki titreşimleri duyabilir.
Kaynaktan yayılan ses dalgalarının bir
enerjileri vardır. Bu enerji sesin yayıldığı ortam tarafından iletilir. Sesi
ileten bir ortam olmadan ses yayılmaz. Boşlukta sesin yayılmamasının nedeni
iletici ortamın olmayışındandır.
Şekildeki fanusun içine zil ve lambanın
bağlı olduğu bir devre kuruluyor ve fanusun içindeki hava boşaltılıyor. Anahtar
kapatıldığında zilin sesi duyulmazken fakat lambanın yandığı görülür. Bu deney,
sesin boşlukta yayılmadığını, fakat ışığın boşlukta yayıldığını gösterir.
|
|
Frekans: Sesi oluşturan kaynağın bir
saniyedeki titreşim sayısına sesin frekansı denir. Kaynaktan üretilen ses ortam
değiştirse de frekans değişmez.
Yankı: Ses dalgalarının bir yüzeye çarpıp
geri dönmesine yankı denir.
Sesin Fizyolojik Özellikleri
Bütün işittiğimiz sesler kulağımızda aynı etkiyi
bırakmaz. Bazıları çok şiddetli veya hafif, bazıları ince veya kalın duyulur. Bazı
sesler kulağımıza hoş geldiği halde bazıları sinir bozucu olabilir.
Sesleri birbirinden ayıran üç önemli özelliği
vardır.
a. Şiddet: Mengeneye sıkıştırılmış bir
metal levha, denge konumundan fazla ayrılıp bırakılırsa ses daha şiddetli duyulur.
Denge konumundan ayrılma miktarına genlik denir.
Genlik büyürse ses şiddetli, küçülürse ses
hafif duyulur. Yani şiddetin nedeni titreşim genliğidir. Ses kaynağına yakın yerlerde
şiddet daha fazla olurken, kaynaktan uzaklaştıkça şiddet azalır.
b. Yükseklik (frekans): Sesin ince yada
kalın duyulması frekansından dolayıdır. Frekansı büyük olan ses ince, frekansı küçük
olan ses ise kalın duyulur.
c. Tını: Bazı çalgılarda genlik ve frekans
aynı olduğu halde, yine sesler birbirinden ayrılabilir.
Örneğin lâ sesi veren bir keman bu sesin frekansının
tam katları olan başka lâ sesleri de çıkarabilir. Böylece bileşik sesler ortaya
çıkar.
Bu sebeple bir mandolinin sesi, başka bir müzik
aletinin sesinden ayırt edilebilir. Müzik aletlerinin çıkardığı bileşik sesler birbirlerinden
farklıdır. Bu farklılığı belirten özelliğe sesin tını adı verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder