1918 yazında ordu ve donanmaya bir Hatt-ı Hümâyun göndererek
Başkomutanlığı üzerine aldığını bildirdi. Devlet yönetiminde aktif bir rol
alacağının işaretlerini vermişti ancak iki büyük sorunla karşı karşıya idi: bir
yandan, bir felakete dönüşen I. Dünya Savaşı'nı en az hasarla sona erdirmek;
öbür yandan, 1913'ten beri imparatorluğa egemen olan İttihat ve Terakki
rejimine karşı bir siyasi alternatif oluşturmak. Tahta geçer geçmez, İttihat ve
Terakki önderliğine muhalefetiyle tanınan Mustafa Kemal Paşa'yı Suriye Cephesi
kumandanlığına atadı.
8 Ekim 1918'de savaşın kaybedileceğinin anlaşılması üzerine
Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki kabinesi istifa etti. Yerine
Ahmet İzzet Paşa başkanlığında bir kabine kuruldu ve bu kabine savaşı bitiren
Mondros Mütarekesi'ni 30 Ekim 1918'de imzalandı. İzzet Paşa'nın
"artçı" kabinesinin de sadece 25 gün süren iktidardan sonra istifası
üzerine Padişah diplomat Ahmet Tevfik Paşa'yı 13 Kasım'da sadrazamlığa getirdi.
Türkiye'den ayrılışı ve sürgün yılları:
VI. Mehmed İstanbul'dan ayrılırkenKurtuluş Savaşı 9 Eylül
1922'de İzmir'in Kurtuluşu ve 13 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erdi.
Bu sırada İstanbul henüz İtilaf Devletlerinin askeri işgali altındaydı. 6
Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Bele komutasındaki bir askeri birlik
İstanbul'a girdi. Bu günlerde basın organları Vahideddin aleyhinde geniş çaplı
ve kamuoyunda etki yapan yayınlarda bulundular. Padişah Vahdettin'in Mustafa
Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında ölüm fermanı imzalamasının ve Milli Mücadele
karşıtı tavırlarının, son padişahın vatan haini olduğunu açıkça göstermekte
olduğunu düşünen halk arasında bazı gruplarca hakaret ve tehdit içeren
gösteriler yapıldı.
Saltanatın Kaldırılması:
1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkardığı iki
maddelik bir kanunla saltanatı kaldırdı. 4 Kasım'da son sadrazam Ahmed Tevfik
Paşa istifa etti. 5 Kasım'da Refet Paşa, Babıali'deki bakanlıklara gönderdiği
bir genelgeyle işlerine son verildiğini tebliğ etti. 17 Kasım sabahı Vahdettin,
küçük oğlu Mehmet Ertuğrul ve hareminin mensuplarıyla birlikte Dolmabahçe
Sarayından bir kayığa binerek Boğaziçi'nde demirlemiş olan HMS Malaya adlı
İngiliz zırhlısı ile Malta'ya gitti.[3]
İngilizler Vahdettin'in İngiltere'ye gelmesini kabul
etmediği için devrik padişah bir süre Malta'da kaldı. 1922 sonunda Hicaz kralı
Hüseyin'in daveti üzerine hacca gitti. 20 Nisan 1923'e dek Hicaz'da kaldı.
İngiltere'nin baskısı üzerine buradan ayrıldı.
Bir süre İtalya'nın Cenova kentinde yaşadı. 11 Haziran
1923'te San Remo kasabasında Mısır kraliyet ailesinden bir prensin maddi
yardımıyla kiralanan bir villaya taşındı. Bu dönemde başlangıç bölümünü kendi
el yazısıyla yazdığı, kalan bölümlerini yakınlarına dikte ettirdiği anılarını
kayda geçirmiştir.
Sürgünü ve vefatı :
VI. Mehmed İstanbul'dan ayrılmadan önce, devletin bekâsı
için Şeyhülislam Nuri Efendi'nin öncülüğünde son sadrazam Ahmed Tevfik Paşa ile
dua ederken, 17 Kasım 1922.Kurtuluş Savaşı zafer ile neticelendikten sonra Türkiye
Büyük Millet Meclisi hükûmeti 1 Kasım 1922’de hilafet ile saltanatın
ayrıldığını ve saltanatın kaldırıldığını bir kanun ile ilan etti. Vahdettin'in
adı hutbelerden kaldırıldı. Bunun sonucunda Sultan Vahdettin 17 Kasım 1922 Cuma
günü Dolmabahçe Sarayı'ndan Malaya harp gemisi tarafından alınıp Malta Adası’na
götürüldü. Oradan Melik Hüseyin’in daveti üzerine Mekke'ye oradan da
İtalya'daki San Remo şehrine giderek bu şehirde ikamet etti. Vahdettin 16 Mayıs
1926’da San Remo'da vefat etti. Cenazesi Şam'a getirilerek Sultan Selim Camiî
kabristanına defnedildi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder