H.Ömer Hüdai >H.Muhammet Baba > H.Mustafa Hayrı Baba > H.Hafız Mustafa Özgür
Hacı Muhammed Baba Hazretleri, Elazığ’ın Hazar gölü kenarındaki Kürk köyünde doğdu. 1929 yılında ölmüştür. İrşad makamı şöyledir
Hocası Hacı
Ömer Hüdâî Baba Hazretleri ile nerede ve ne zaman tanıştıkları pek bilinmiyor. Hacı
Muhammed Baba Hazretleri, hocasına yakın olması için kendi köyünden Hacı Ömer
Hüdâî Baba Hazretlerinin Köğenk köyüne taşınır.
Hacı Ömer
Hüdâî Baba baki âleme göçtükten sonra kendisinin manevî hal ve derecesine hiç
kimse ulaşamayınca Kurbiyetu’l-Kübra makamı Yemen’de bulunan bir şeyh-i kâmile
nasip olur.
Bunun
üzerine Hacı Ömer Hüdâî Baba hazretleri, Hacı Muhammed Baba hazretlerine
Medine-i Münevvere’ye gidip Resulûllah Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizi
ziyaret etmesini ve hizmetinde bulunmasını emir ve işaret eder. Bu manevî emir
ve tavsiye üzerine Hacı Muhammed Hazretleri derhal Medine’ye gider. Orada yedi
yıl kadar mücavir olarak kalır.
Bir gün
Ravza-i mutahharaya vasıl olup Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Efendimize:
Hacı Muhammed Baba: Bana
ya şeyhimin makamını verin, ya da canımı alın, diye dua eder
Resulullahın şefaatlerine sığınır. Nihayet
Cenabı Hakk Celle Celaluhü hazretlerinin lütuf ve keremi, Peygamber Sallallahu
aleyhi vesellem Efendimizin şefaat ve teveccühleri, Pirimiz Abdûlkâdir Geylânî
Hazretlerinin himmet ve duaları Hacı Ömer Hüdâî Baba Hazretlerinin makam-ı
âlileri Hacı Muhammed Baba hazretlerine ihsan edilir.
Bunun
Üzerine Hacı Muhammed Baba Hazretleri Köğenk’e gelip Hacı Ömer Hüdâî Baba
hazretlerinin postuna oturup İrşad makamına geçer. Onun makam-ı İrşada oturmasını hoş
karşılamayan diğer halifeler toplanıp onu makamından tard etmek, posttan
kaldırmak İsterler
Diğer Halifeler: Hüdâî
Baba’nın bir tek halifesi sen misin ki, gelip buraya oturdun. Bu hakkı nereden
aldın; sen kendini ne zannediyorsun, gibi sözler sarf ederler.
Ne kadar
uğraştıysalar da muvaffak olamadılar.
Yine böyle
bir zamanda Hacı Muhammed Baba hazretleri gayet celalli bir halde onlara şöyle
der:
Hacı Muhammed Baba: Kuvvetiniz ve kudretiniz varsa kaldırın beni
buradan. Manevî kuvvetiniz varsa, işte ben hazırım, kesin. Sonra da diriltin,
diriltebilirseniz. Şayet buna muktedir değilseniz, gelin, ben kesip sonra da
dirilteyim!..
O esnada
müridandan bazılarına Hacı Muhammed Baba Hazretlerinin makamı malum oldu. Boyun
eğip tasdik ettiler.
Bu hadiseden
sonra bir daha da kimse gelip kendisini rahatsız etmedi. Hacı Ömer Hüdâî Baba
Kaddesallahu Sırruh hazretlerinin müridânının cümlesi kabul edip rızalık
gösterdiler.
*********
Hacı Mustafa
Hayri Baba Hazretleri der ki:
Bir sebepten dolayı Hocam Hacı
Muhammed Baba hazretleriyle beraber bir yere gidiyorduk. Giderken birden durdu,
bir tarlaya girdi. Bîr avuç arpa başağı alıp elinde iyice öğüttü. Sonra da “Ya
Allah” deyip elindeki ekin kılçıklarını üfledi. Saman parçaları da uçup gözden
kayboldular.
Kocatepe-Haymana Harbinin devam
ettiği zamanlardı. Ertesi günkü gazetelerde, Kocatepe-Haymana’daki düşman
askerlerinin gözlerine ekin kılçıklarının battığı, düşmanın heder olduğu
yazılıydı.
*********
Hacı Mustafa
Hayri Baba, Hacı Muhammed Baba’nın şöyle buyurduğunu naklediyor:
Hacı Muhammed Baba: Cenabı Hakk Celle Celaluhü Hazretleri ile aramda bulunan yetmiş üç bin
perdenin yetmiş iki binini Bi-iznillahi Teala kaldırdım. Birisinin de
ibiklerini topladım.
*********
Hacı Mustafa
Hayri Baba Hazretleri der ki:
Bazen Hacı Muhammed Baba Hazretlerine
sıtmaya müptela olan hastaları getirirler, şifa bulması için Hazreti Allah’a
dua etmesini isterlerdi. Hacı Muhammed Baba Kaddesallahu Sırruh Hazretleri de
gelen adamlara; Saçının dalından bir kıl koparıp verir, onlarda suya koyup
içince sıtma hastalığından kurtulurlardı.
*********
Hacı Mustafa
Hayri Baba Hazretleri diyor ki:
Hacı Muhammed Baba hazretleriyle
Diyarbakır’dan dönerken bir köye uğradık. Orada bulunan köylülerden birisi Hacı
Muhammed Baba Hazretlerine gelerek
Köylü: Efendim,
hanımım ölüm döşeğinde hasta yatıyor. Ölürse çoluk çocuğum Öksüz kalır. Dua
buyurun da hastalığından şifa bulsun, diye arz-ı meramda bulundu.
Bunun
üzerine Hacı Muhammed Baba Hazretleri hastanın kulağına bazı şeyler okudu. Köyden
ayrılıp epey bir müddet gittikten sonra Hacı Muhammed Baba Hazretleri
birdenbire durdu:
Hacı Muhammed Baba: Eksik ettik Hayri! Kadıncağızın ömrü ziyâde oldu ama onun İçin rızık
talebinde bulunmadık, Yaşar fakat rızık olarak hiç bir şeyden istifade edemez, dedi beni kadının kulağına bir
şeyler okumam için köye geri yolladı.
Hacı Mustafa Hayri Baba: Hocam,
ne okuyayım? diye sordum.
Hacı Muhammed Baba: Aklına ne gelirse onu oku, dedi. Bende gittim
Hacı Mustafa Hayri Baba: Ya
Rabbi, bu kadının rızkını temin buyur, diye dua ettim. Bir de şifâ ayeti
okudum. Babanın yanına geldiğim zaman
şöyle buyurdu:
Hacı Muhammed Baba: İşte şimdi tamam oldu. Bundan böyle hem yaşar, hem de rızkından istifade
eder.
*********
Hacı Mustafa
Hayri Baba Hazretleri diyor ki:
Bir gün
Elazığ’a yayan gittim. Ayaklarım şişti. Bunu gören arkadaşlar, senin bu halin
nedir? dediler Ben de:
At üstünde
gezmiş adamım. Bu şeyhte kuvve-i kudsiyye olmasa bu hale gelir miydim, derken
Şeyh Hazretleri arkamdan seslendi:
- Seni mi geliyor sanıyorsun. Biz
nazar ediyoruz da geliyorsun, dedi ve ilave etti:
- Hanımlarınızı sevdiğiniz kadar bizi
sevseniz, sizi Allah’a ulaştırırım…
Hacı
Muhammed Baba Hazretleri 1929 yılında dar-ı bekaya vuslat etmişlerdir(Ahirete
göçmüş). Kendinden sonra irşad makamına Hacı Mustafa Hayri Baba hazretleri
geçmiştir. Köğenk’te mürşidinin yanı basında bulunan nurlu kabirleri, ask ve
muhabbet erbabının ziyaretgâhıdır. Ariflerin kâmillerinden ve Kadiriye’nin önde
gelen mürşitlerinden olan Hacı Muhammed Baba Hazretleri, Pir Abdûlkâdir Geylânî
Hazretlerinin irfan bahçesinde yetişmiş bir gül-i rana idi. O da, mürşidi Hacı
Ömer Hüdâî Baba Hazretleri gibi on iki tasavvuf yolundan da irşad makamını ahz
etmişti. O’nu koklayan Allah âşıkları, nurlu meclislerine can atıp, O Hazretin
hakikat kokusundan zevk almış ve sermest olmuşlardır. Kabirlerinin yanındaki
kitabede;
“Saadetle
gelen gelsin bu dergâh-ı refi’ sana
Maarif
şem’ini yaksın, bu lazımdır her insana “
Yazılıdır